Above: Emre Aracı at Pera House, the British Consulate-General in Istanbul, signing copies of his book on Naum Theatre, 3 December 2010
Londra'da Türk İzleri
Oğlak Yayınları Yayın yılı: 2022 Sayfa: 320 ISBN: 987-625-413-009-0 1987 yılından beri Birleşik Krallık’ta yaşayan besteci ve müzik tarihçisi Dr. Emre Aracı, Manş Denizi kıyısında oturduğu tarihî Grand Otel’in kapısından çıkıp gezdiği Londra sokaklarında görüp duyduklarını düzenli olarak kaleme aldığı deneme yazılarında anlattı. Kitap sayfalarında, arşivlerde, sararmış gazetelerde, sokak adlarında, resim galerilerinde, müzelerde, eski haritalarda, unutulmuş konserlerde, yitik bestelerde, besteci ve yazar hayatlarında hep geldiği topraklar ile bulunduğu toprakların kesiştiği noktaları aradı. Londra’nın seslerini dinlerken belki de kendi iç sesini yakaladığını hissetti ve o sesleri bu kitapta bir araya getirdi. 1599 yılında Kraliçe I. Elizabeth tarafından Londra’dan İstanbul’a hediye olarak yollanan saatli mekanik orgun hikâyesiyle açılan kitapta pek çok konu arasında Aracı, Londra’nın 17. yüzyılda popüler olan Türk kahvehanelerinin izini sürüyor, Şark mektuplarıyla ünlenen Lady Mary Montagu’nün Londra’sında dolaşıyor, St. James’s semtindeki Türk centilmen kulübü Divan Club’ın kapılarını aralıyor, şehrin yitik Türk hamamlarını keşfediyor, III. Selim’in Londra’ya tayin ettiği ilk daimi büyükelçi olan Yusuf Agâh Efendi’nin temaslarını gözlemliyor, Sultan Abdülaziz ve maiyetinin 1867 yazında Buckingham Sarayı’nda ağırlandığı ünlü ziyaretinin günümüze ulaşan etkilerini araştırıyor, Namık Kemal, Abdülhak Hamid ve Yahya Kemal gibi nice Türk edebiyatçısının Londra günlük ve mektuplarından pasajları şehrin park ve bahçelerini dolaşırken okuyor ve Waterloo Köprüsü’nden Westminster’a doğru bakarken İstanbul’un sisini gören Virginia Woolf’u da bu kişisel yolculuğunda unutmuyor. |
The life and works of
Ahmed Adnan Saygun PhD Thesis University of Edinburgh 1999 Ahmed Adnan Saygun (1907-1991) was one of Turkey's most prominent composers, described in The Times obituary as "the grand old man of Turkish music, who was to his country what Sibelius is to Finland, what de Falla is to Spain and what Bartók is to Hungary" (15 January 1991). Yet so far Saygun's life and works have never been the subject of a critical study in or outside Turkey. This thesis aims to create a comprehensible picture of his life and music for the first time. Divided into three parts, Part I of the thesis presents an annotated biography, preceded by a short introductory survey on the state of European music within the Ottoman Empire, which was significant in Saygun's upbringing. Taking as source material scattered newspaper articles, interviews and hitherto unpublished letters and a diary belonging to the composer, Part I focuses on Saygun's musical upbringing in Izmir and his subsequent education in Paris under Vincent d'Indy at the Schola Cantorum between 1928 and 1931. Also amongst the issues that are addressed here is the important role Saygun played in the musical life of the country on his return to Turkey from Paris, which was being rapidly transformed under Kemal Atatürk's reform movement; his enthusiasm for Turkish folk-music which led to a collaboration with Bela Bartók that finally culminated in the latter's celebrated field-trip to Anatolia in 1936 and his friendship with Michael Tippett, drawn from Tippett's original unpublished letters. The thesis shows that Saygun was not only responsible for training future musicians of Turkey in Western compositional techniques, but also himself wrote works in line with the country's modem music policy which took the principles of European polyphonic music as a model. As a prolific composer Saygun's output comprised five operas, five symphonies, three string quartets, five concertos and a wide range of chamber and choral music. Taking selective works, Part II looks at his developing style, beginning with the influence of the Schola Cantorum education and the effects of the music policy of the early republican years on his output and establishes him as the national composer of Turkey. Works discussed include the oratorio Yunus Emre (1942), his most celebrated work, which immediately became a symbol of the music reforms and was subsequently conducted by Leopold Stokowski in New York in 1958, the first two string quartets, the first two symphonies and the two piano concertos. Part III is a catalogue raisonné which has been compiled through evaluating existing lists of works and going through all the autograph manuscript scores of the composer that are housed at the Bilkent University Adnan Saygun Archives in Ankara. Since Saygun's works have never been systematically catalogued before, the information given here includes dates of composition, instrumentation, duration, dedication, location of manuscripts, publication and recording details, as well as translations of hitherto unpublished analytical notes on certain works written by the composer. |
The thesis is available for download:
|
Ahmed Adnan Saygun /
Doğu-Batı Arası Müzik Köprüsü Yapı Kredi Yayınları Yayın yılı: 2001 Sayfa: 254 ISBN: 978-975-08-1197-5 "Sibelius Finlandiya, De Falla İspanya ve Bartók Macaristan için ne ifade ediyorsa Türkiye için onu ifade eden, Türkiye'nin büyük ve yaşlı müzik adamı." 15 Ocak 1991 tarihli İngiliz The Times gazetesinin ölüm haberleri sütununda yer alan bu cümle, tüm yaşamını büyük yapıta giden yolları aramaya adamış, en dipte yatan mirasına dek kazdığı "geleneği" Batı müziğinin çoksesli diliyle tüm dünyaya aktaran bir büyük bestecinin ve filozofun, Ahmed Adnan Saygun'un ardından yazılmış. "Türkiye'nin büyük ve yaşlı müzik adamı..." Saygun'u ne kadar iyi anlatan bir söz! Böyle bir sanatçının yaşamı ve yapıtları hakkında bugüne dek kapsamlı bir araştırma yapılmamış olmasının yarattığı boşluk da o kadar büyük! Ahmed Adnan Saygun: Doğu-Batı Arası Müzik Köprüsü, bu boşluğu dolduruyor. Türk Beşleri'nin -kimilerine göre- en önemli ve yurtdışında en çok tanınan üyesi Saygun, besteci ve orkestra şefi Emre Aracı'nın dört sene süren titiz araştırmalarının, Londra-Paris-İstanbul-Ankara arasında dokuduğu mekiklerin, sayısız belge, anı ve dokümandan yaptığı derlemelerin sonucunda ortaya çıkan bu kitapta hem müzisyen, hem yurttaş, hem de birey olarak çıkıyor karşımıza. Kitap, Saygun'un yaşamına ve yapıtlarına bugüne dek hiç açılmamış pencereleri açmakla kalmıyor, yetmiş yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nde izlenen kültür-sanat politikalarına da anılar ve anlatılanlar aracılığıyla ışık tutuyor. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. |
This book is currently available in Turkish only. For more information see Emre Aracı's article `The Levantine Donizetti`, The Musical Times, Autumn 2002, 49-56. For the electronic version please press here.
|
Donizetti Paşa - Osmanlı Sarayının İtalyan Maestrosu
Yapı Kredi Yayınları Yayın yılı: 2006 Sayfa: 260 ISBN: 978-975-08-1153-4 Tarihimize Donizetti Paşa olarak geçen ve meşhur opera bestecisi Gaetano Donizetti’nin ağabeyi olan İtalyan asıllı Giuseppe Donizetti, Napoléon Bonaparte’ın bandosunda flütçü olarak görev yapmış ve sonra II. Mahmud’un kurduğu Muzika-yı Hümâyun bünyesinde Osmanlı bandolarına baş eğitmen olarak tayin edilmişti. Emre Aracı’nın Bergamo, Napoli, Paris, Viyana, Cambridge ve İstanbul kütüphanelerinde yapmış olduğu uzun soluklu araştırmalar sonucu kaleme aldığı ve ölümünün 150. yılında yayımlanan Donizetti Paşa biyografisi ona ait bilinmeyen pek çok yeni eser, mektup, fotoğraf ve diğer görsel materyalin yanı sıra, eski kaynaklardaki bilgilerin yeniden değerlendirildiği kapsamlı bir çalışma özelliğini taşıyor. Konservatuarlarda okutulması gereken kaynak kitap niteliğindeki bu araştırma aynı zamanda tarih ve müziksever herkesin ilgiyle okuyacağı, William Ashbrook’un da deyimiyle, hayatı “tam bir opera buffa konusu olabilecek” bir şahsiyetin renkli bir yaşam öyküsü. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. ------------------------------------------------------- A biography of Giuseppe Donizetti (1788-1856), the elder brother of Gaetano, who served under Sultan Mahmud II as Instructor-General of the Imperial Ottoman Military Bands, the book includes many references to original and recently-surfaced documents located in the archives in Bergamo, Naples, Paris and Topkapı Palace Museum in Istanbul. Rossini's letter to Giuseppe Donizetti enquiring after the reception of his military marches by the Sultan and Liszt’s letter to his solicitor friend Adolphe Crémieux for advice in securing the release of Gaetano Donizetti from the French police before his ill-fated return to Bergamo are some of the documents surfacing in Dr Araci’s book for the first time. The product of three years research, Giuseppe Donizetti – the Italian maestro of the Ottoman court, brings back the glories of an era when Italian opera was popular in the palaces by the Bosphorus and the sultans proceeded to the mosque to the strains of Donizetti and Rossini marches. |
Naum Tiyatrosu - 19.Yüzyıl
İstanbul'unun İtalyan Operası Yapı Kredi Yayınları Yayın yılı: 2010 Sayfa: 408 ISBN: 978-975-08-1801-1 İtalyan operasının 19. yüzyıl İstanbulu’nda ciddi anlamda filizlenmeye başlayarak geliştiği Beyoğlu’ndaki Naum Tiyatrosu, yandığı 1870 yılına kadar yaklaşık 30 yıl boyunca şehrin kültür ve sanat hayatında çok önemli bir rol oynamıştı. Bugün yerinde Çiçek Pasajı’nın bulunduğu sahne ilk olarak ilüzyonist Bartolomeo Bosco tarafından inşa edilmiş ve ardından idare arsa sahibi olan Halepli Naum ailesine geçerek zaman içerisinde Naum Tiyatrosu adını almıştı. 1848’de kârgir olarak yeniden inşa edilen bina, Sultan Abdülmecid’in de maddi ve manevi desteğini almış ve İstanbul’da opera sahneleme imtiyazını da kazanarak bir tür imparatorluk tiyatrosu haline gelmişti. Emre Aracı’nın yerli ve yabancı pek çok kaynağı tarayıp, arşiv belgelerini inceleyerek bir araya getirdiği bu kaynak kitapta, Naum Tiyatrosu inşaatından yok oluşuna, sanatçı profilinden seyirci mozaiğine, sahnelenen opera repertuvarından varyete temsillerine, karnaval balolarından yaşanan skandallara kadar pek çok değişik yönüyle ilk defa kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. ------------------------------------------------------- From the early 1840s until its destruction by a devastating fire in 1870, Naum Theatre was Istanbul’s principal opera house under the immediate patronage of the Ottoman sultans and host to the latest productions of famous works from the established repertoire by Bellini, Rossini, Donizetti and Verdi. The book traces the history of this unique establishment from its humble origins a makeshift wooden building in the outskirts of Pera, the Christian neighbourhood of Istanbul, to its rebirth as a modern theatre in European standards with a regular season in the heart of the growing city. The book opens up a completely new perspective in the history of appreciation of opera in the near East, at an age when Istanbul was home to Giuseppe Donizetti, the eldest brother of the celebrated composer in his capacity as “Maestro di Musica” to the sultans, when harem ladies followed operatic productions in the sanctuary of their palaces along the Bosphorus with librettos translated into Ottoman and when Franz Liszt came to serenade the imperial family. The theatre was owned and managed by the Naum family of Aleppine descent, who engaged artists from Italy every season, among whom were celebrated names including conductors Angelo Mariani and Luigi Arditi, prima donnas Giuseppina Vilmot-Medori, Emilia Cominotti, Marcella Lotti, Rosina Penco, Fanny Salvini-Donatelli, Adelina Murio-Celli, Carlotta Patti and Teresa Stolz. Adeliade Ristori starred in Shakespeare’s Macbeth, while Gustave Flaubert saw a production of Lucia di Lammermoor there in 1850, which in later years proved a source of inspiration for Madame Bovary. Having meticulously pieced together original information from local newspapers of the time and with access to relevant material at the Ottoman Archives, Aracı paints a vivid picture of not only the varying calibre of the artistic milieu of the theatre but also the ups and downs of the colourful social life that sprang around it. The book further discusses and exposes the Ottomans’ unexplored passion for European music and drama. This book is currently available in Turkish only. For Emre Aracı's article on the history of Naum Theatre please see The Turkish Area Studies Review, Spring 2011. |
The interior of Naum Theatre as depicted on the front cover of L'Illustration 19 April 1862 (Emre Aracı Collection)
|
|
Watch Emre Aracı's documentary on the history of the Naum Theatre |
In Search of Lost Sounds is a collection of Emre Aracı's essays based on his musical travels. Currently available in Turkish only.
|
Kayıp Seslerin İzinde
Yapı Kredi Yayınları Yayın yılı: 2011 Sayfa: 444 ISBN: 978-975-08-2021-2 Müzikolog, besteci ve orkestra şefi Emre Aracı’nın doksanlı yılların sonundan günümüze uzanan, çeşitli dergi ve gazete eklerinde yayımlanmış olan makalelerinden bir seçki ilk defa Kayıp Seslerin İzinde başlıklı kitabında bir araya geldi. YKY tarafından yayımlanan Kayıp Seslerin İzinde başlıklı kitaptaki 56 makalede okurlar, Emre Aracı ile birlikte opera binaları, konser turneleri, kompozitör evleri ve portreleri, Michael Tippett ve Metin And gibi sanatçı ve akademisyenlerden hatıralar, Osmanlı’nın melez çoksesli müziği, bazı müzik dışı yazılar, Adnan Saygun’un hayatı ve eserleri, tozlu arşiv raflarında unutulmuş notalar arasında bir yolculuğun tadına varabilecekler. Bazen hüzünlü, bazen keyifli bu metinlerde Wagner’den Bosna-Hersek Valisi Ömer Paşa’nın Macar asıllı besteci eşine, Kraliçe Viktorya ile vals yapan Osmanlı sefirinden piyanist hünkâr Sultan V. Murad’a pek çok çarpıcı kişilik, Boğaz’dan Malta’ya, Edinburgh’dan Barcelona’ya pek çok opera salonu ve tarihi bina okurların sanki yanıbaşına taşınıyor. Emre Aracı’nın Kayıp Seslerin İzinde başlıklı kitabına, kendi arşivindeki nadir belgeler ve resimler de eşlik ediyor. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. |
Yusuf Agâh Efendi
18. Yüzyıl Londrası’nda İlk Türk Büyükelçi Pera Müzesi Küçük Kitaplar Dizisi, 1 Yayın Yılı: 2013 Sayfa: 60 ISBN: 978-605-4642-19-9 The Times gazetesi “1793 yılına damgasını vuran olaylar”ı sıralarken, Kral XVI. Louis’nin idam edilmesi dahil, devrim sonrasının Cumhuriyetçi Fransası’ndaki çalkantılı olayların yanı sıra, son maddede Aralık ayında Türk büyükelçisinin Dover’a gelişine değinmişti. Bu olay elbette anılmaya değerdi, çünkü Yusuf Agâh Efendi (1744-1824) Bâb-I Âli tarafından St. James Sarayı’na gönderilen ilk daimi büyükelçiydi ve Britanya’ya gelişi merakla beklenen bir hadiseydi. Bu tarihi olayın 220. yıldönümünde müzik tarihçişi Dr. Emre Aracı, Covent Garden Kraliyet Tiyatrosu’ndan, meşhur Ranelagh ve Vauxhall Bahçelerine kadar uzanan konserler, yemek davetleri, tören alayları, havai fişek gösterileri ve balolarla şekillenen bir kaleydoskop eşliğinde, 18. yüzyıl Londrası’nda, Osmanlı büyükelçisinin ardında bıraktığı izleri takip ediyor. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. |
Yusuf Agâh Efendi, the first Turkish Ambassador in 18th century London
Among the “memorable events during the year 1793”, in between references to the turbulent incidents in post-revolutionary Republican France, including the execution of King Louis XVI, The Times newspaper listed, as the last article, the arrival of the Turkish Ambassador at Dover in December. It was indeed a memorable event, since Yusuf Agâh Efendi (1744-1824) was the first resident Ottoman envoy to be sent to the Court of St James’s by the Sublime Porte and his arrival in Britain was highly anticipated. On the 220th anniversary year of this historic event the Turkish music historian Dr Emre Aracı traces the steps of the Ottoman Ambassador in 18th century London through a kaleidoscope of concerts, dinners, processions, firework displays and balls from Theatre Royal, Covent Garden to the celebrated Ranelagh and Vauxhall Gardens. For more information on the English edition of the book please press here. |
Elgar in Turkey, the English Composer's Visit to Istanbul and Izmir
“Glorious sunrise, & the minarets of Stamboul began to come thro the mist -wonderful! wonderful!” wrote Sir Edward Elgar in his diary on the day he arrived in Istanbul on 25 September 1905. Over a century later, music historian Dr Emre Aracı traces this unique journey to Istanbul and Izmir with the aid of Elgar’s diary and finds him at a recital in Therapia and rediscovers the composer in a solo piano piece aptly entitled In Smyrna. For the English edition of the book please press here. |
Elgar Türkiye'de
İngiliz Bestecinin İstanbul ve İzmir Günleri Pera Müzesi Küçük Kitaplar Dizisi, 3 Yayın Yılı: 2014 Sayfa: 108 ISBN: 978-605-4642-26-7 “Muhteşem bir güneş doğuşu ve İstanbul’un minareleri yavaş yavaş sisten çıkmaya başlıyor - harika! harika!” - meşhur İngiliz besteci Sir Edward Elgar 25 Eylül 1905’te İstanbul’a gemiyle varışını tuttuğu günlüğüne bu ifadelerle kaydedecekti. Müzik tarihçisi Dr Emre Aracı İngiliz bestecinin bir asırdan fazla bir zaman önce Türkiye’ye yapmış olduğu bilinmeyen seyahatinin izlerini onun orijinal anı defterinin sayfalarını tarayarak sürdü ve bu resimli kitapta Londra’dan İzmir’e Elgar’la birlikte seyahat etti; onu Tarabya’da bir konserde dinledi ve In Smyrna adını verdiği solo piyano bestesinin tınılarında yeniden keşfetti. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. |
Emre Aracı'nın Borusan Klasik Radyosu'nda "Klasik Tatlar" programı için hazırladığı
Çaykovski İstanbul'da sunumunu dinleyebilirsiniz: |
Çaykovski İstanbul'da
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3699 Yayın Yılı: 2017 Sayfa: 110 ISBN: 978-605-332-923-7 Çaykovski’nin İstanbul’a gelişini, şimdiye dek ancak günlüklerini dikkatle okuyanlar bilirdi. Ünlü besteci 1886’da ve 1889’da Avrupa seyahatleri sırasında bindiği geminin uğradığı bu büyülü Şark şehrinde kısa da olsa vakit geçirmişti. Ancak bu kısa seyahatlerine, Tepebaşı Bahçesi’nde Lange Bey’in yönettiği bir klasik müzik konserinin yanı sıra pek çok gezintiyi, Galata Köprüsü’ne bakan bir kahvehanede kahve keyfini, mehtap sefalarını, Beyoğlu’nu, Ayasofya’yı, Yerebatan Sarayı’nı sığdırdı. Besteci, orkestra şefi ve müzik tarihçisi Emre Aracı, Çaykovski’nin günlüğündeki bilgileri dönem kaynaklarından derlediği bilgiler ve fotoğraflarla desteklerken, 19. yüzyıl sonundaki İstanbul’un renkli ve zengin müzik yaşamına da bir pencere açıyor. Kitap hakkında daha fazla bilgi için lütfen buraya basınız. |
The Grand Revisited Privately printed Second edition: 2022 Fully illustrated - 228 pages Opened on 12 September 1903 as the Grand Mansions on the once fashionable Leas in Folkestone, the Grand quickly became a popular establishment with the London society. Folkestone’s newest hotel was indeed to prove to be a magnet for members of royalty and nobility, as well as politicians, writers and musicians, who came for lengthy stays in the summer months during the gilded Edwardian age. By no means a definitive history, Emre Aracı's book brings together vignettes of colourful stories from the Grand’s elegant past, drawn from a selection of sepia postcards, old newspaper cuttings, out-of-print books, letters and ephemera. |
Watch the documentary on the musical history of The Grand in Folkestone, prepared by Emre Aracı and published on youtube in May 2015: |
|
Copyright © 2000-2024 EMRE ARACI